Kategori arşivi: Genel

15 Temmuz Darbe Girişimi Püskürtüldü

Milli iradenin üzerinde bir güç tanımıyoruz. Görevimizin başındayız.  Allah, devletimizi milletimizi korusun…

GÜMRÜK MUHAFAZA GÖREV BAŞINDA…
Dün gece saat: 01:30’a kadar Bakanlıkta çalışmalarımızı yürüttük. Halen Bakanlıkta çalışmaya devam etmekteyiz. Bu noktada, özverili çalışmalarından dolayı Dış İstihbarat Şefim Dr. A.B.T.’ye ve Gümrük Muhafaza Memurlarımıza teşekkür ediyorum. Sayın Bakanımızın ve Sayın Başsavcı Vekilimizin talimatları çerçevesinde, Gümrük Muhafaza Teşkilatı olarak Bakanlığımızdaki güvenlik tedbirlerini en üst düzeye çıkardık ve vatan hainlerinin yurtdışına çıkışlarının önlenmesi için Tüm Gümrük Kapılarında gerekli tüm tedbirleri aldık. FETÖ/PDY Terör Örgütü Mensubu hain darbecilerin yurtdışına kaçmalarına izin verilmeyecektir. Türk Milletine yaşattıkları bu acı tecrübeden dolayı bu Vatan Hainleri, Türk Milletine ve Türk Yargısına mutlaka hesap vereceklerdir. Görevimizin başındayız ve Vatanımız için canla-başla, gece-gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz. Allah, Türk Milletini ve Türk Devletini korusun. Vatan hainlerini kahretsin…

Share This:

Panel-Nejat ÇOĞAL, Prof.Dr. Erol GÜNGÖR’ü Anma Panelinde Konuştu…

Nejat ÇOĞAL, Prof.Dr. Erol GÜNGÖR’ü Anma Panelinde Konuştu…

Ocakbaşı Sohbetlerinde Erol Güngör’ün Fikir Dünyası Değerlendirildi

23 Nisan 2016
Yer
Türk Ocakları Galip Erdem Salonu
 Ocakbaşı Sohbetlerinde Erol Güngör'ün Fikir Dünyası Değerlendirildi

Türk Ocakları Genel Merkezi’nin her hafta düzenli olarak gerçekleştirdiği Ocakbaşı sohbetlerinde bu hafta Türk düşünce hayatının ve Türk milliyetçiliğinin önemli ismi Prof. Dr. Erol Güngör’ün 33. vefat yıldönümü münasebetiyle “Nesillerin Gözüyle Prof. Dr. Erol Güngör” başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Oturum başkanlığını Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Özarslan’ın yaptığı panele konuşmacı olarak araştırmacı yazar Nejat Çoğal ve Genç Akademisyenler Derneği Başkanı Murat Emre Şahin katıldı. Açılış konuşmasını gençlik kolları yönetim kurulu üyesi Avnullah Resul Özgişi yaptı.

 

Prof. Dr. Ersin Özarslan, Erol Güngör’ün yaşantısından örnekler verdikten sonra sözü Murat Emre Şahin’e bıraktı. Şahin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı ve Prof. Dr. Erol Güngör’ü rahmetle andı. Erol Güngör’ün en fazla üzerinde durduğu konuları İslamiyet, muhafazakârlık, tarih, kültür, milliyet ve medeniyet olarak sıralayan Şahin, meselelere yaklaşımda endişeden ziyade ilmi bakış açısının önemini vurguladı. Şahin, sosyal bilimlerde en karmaşık kavramlardan birisinin kültür kavramı olduğunu, kültür ve medeniyet kavramının Batı’da ve Avrupa’da ciddi araştırmalara konu olmasına karşın Türkiye’de bu araştırmaların sınırlı olduğunu söyledi. Kültür kavramının Türkiye’deki üç farklı anlamına değinen Şahin, bunları estetik, etnografik ve sembolik olarak ayırdı. Şahin, önemli düşünürlerce kültür kavramının yaşam tarzı olarak ele alındığını ifade ederken kültürün tarihsel birikime ve tecrübeye dayandığını ifade etti. Şahin, Erol Güngör’ün, tarihi bir bütün olarak gördüğünü ve Türk kültürünü de dünyanın en zengin kültürlerden biri olarak tanımladığını söyledi. Ziya Gökalp’in hars, kültür ve medeniyet tanımlarını aktaran Şahin, Erol Güngör’ün bu kavramları Ziya Gökalp gibi belirgin bir şekilde ayırmadığı ifade etti. Şahin, Erol Güngör’e göre kültürün tarihi bir değişimin ürünü olduğunu ve eskisi yenisi olamayacağını vurguladı. Ziya Gökalp, Yılmaz Özakpınar, Nevzat Kösoğlu, Mümtaz Turhan gibi önemli düşünürlerin kültür ve medeniyet hakkındaki fikirlerini tahlil eden Şahin, Erol Güngör’ün kültür ve medeniyet hakkındaki görüşlerini ön planda tuttu. Murat Emre Şahin’in konuşmasının ardından Prof. Dr. Ersin Özarslan, sözü araştırmacı yazar Nejat Çoğal’a verdi.

 

Nejat Çoğal, Erol Güngör’ün kısa ömrüne çok sayıda kitap ve sayısız makale sığdırdığını ifade ederek konuşmasına başladı. Erol Güngör’ün, eserlerinde problemleri ortaya koymakla kalmadığını aynı zamanda çözüm önerileri sunduğunu söyleyen Çoğal, Güngör’ün fikir dünyasında Ziya Gökalp, Dündar Taşer, Hüseyin Nihal Atsız, Hilmi Ziya Ülken gibi düşünürlerin önemli yeri olduğundan bahsetti. Çoğal, Erol Güngör’ün tarih ve dili milliyetçilik için çok önemli gördüğünü aktarırken, düşünce ikliminin tahtına kültürü oturttuğunu ifade etti. “Türk milliyetçiliği Erol Güngör için bir ilim ve kültür meselesidir” diyen Çoğal, Güngör’e göre milliyetçilikle milli tarihin doğuşunun eş zamanlı olduğunu vurguladı. Çoğal, Erol Güngör’ün Osmanlı’yı yaratıcı gücümüzün en büyük sembolü olarak ifade ettiğini aktardı. “Milli kültürün devamlılığına büyük önem veren Güngör, bir başkasını model almayacak kadar orijinal bir kültürümüz olduğunu söyler” diyen Çoğal, Erol Güngör’ün Türk milliyetçilerinin görevini vurguladığı şu sözüyle konuşmasını bitirdi: “Biz Türk kültürünü yeniden kurmak mecburiyetindeyiz. Bu yolda kaybedilecek bir saniyemiz bile yoktur”

 

Araştırmacı yazar Nejat Çoğal’ın konuşmasının ardından Prof. Dr. Ersin Özarslan konu hakkındaki fikirlerini beyan ettikten sonra panel son buldu.

 

Haber: Hilal Süyümbike MARAŞ

Share This:

MAKALE – Türk-İslam Ülküsü- buulke.net

Nejat ÇOĞAL’ın, TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ başlıklı makalesi, www.buulke.net ve Türk Ocakları Web Sitesinde yayınlandı…

http://buulke.net/2016/02/16/turk-islam-ulkusu/

http://turkocaklari.org.tr/sayfa/6228/turk-isl-m-ulkusu.html

Nejat ÇOĞAL

Nejat ÇOĞAL

turkocagi@turkocagi.org.tr

17 Şubat 2016

 Türk-İslâm Ülküsü
17 Şubat 2016
 2015 yılı ne yazık ki, Ülkemizin, iç ve dış kaynaklı çok sayıda bölücü ve yıkıcı saldırılara maruz kaldığı bir yıl olmuştur. Türkiye aleyhinde, birçok “zıt kuvvet” el ele vermiş, Siyonist, kapitalist ve komünist çevreler, Ülkemize karşı rahatlıkla işbirliğine gidebilmişlerdir. Düşmanlarımız,  “dıştan saldırma” imkanı bulamayınca, bu sefer “içten saldırma” metotlarına başvurmuşlardır.

Bu hain saldırılara örnek olarak, kendi topraklarından binlerce km uzakta, Suriye’de bir Rus savaş uçağının, sınırlarımızı ihlâl teşebbüsünde bulunmasını gösterebiliriz. Yine, mesela, içerideki taşeron çetelerin Ülkemizi bölmek için  şehirlerimize hendek kazıp, Devletimize meydan okuma cüretini göstermeleri, içten yapılan saldırıların en son örneğini teşkil etmektedir. Fakat, tüm Dünya da şahit olmuştur ki Büyük Türk Devleti, bir yandan Rus savaş uçağını yere çakmasını, öte yandan da bölücü anarşistleri kendi kazdıkları hendeklere gömmesini bilmiştir. Tüm iç ve dış düşmanlarımızın şunu iyi bilmeleri gerekmektedir: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür, parçalanamaz. Ayrıca, milli sınırlarına ve Devletine uzanan elleri kesmekle kalmaz, o ellere hükmeden kafaları da yok etmesini bilir.

Türk-İslâm kültür ve medeniyetine karşı düşmanlığı bulunan, Milletimizi tarihi bağlarından koparmak isteyen ve Dünya Türklüğünü dağıtmak isteyen bu şer odakları, Ülkemizde hiç yoktan, bölgesel farklılıklara dayalı, siyasi mezhep ve etnik grup temelli, sınıflar ve nesiller arası çatışmalar icat etmekte ve bu vesileyle kitleleri kışkırtmaktadırlar. Kısaca “böl-parçala-yönet” düsturuyla hareket eden bu hain mihraklar, bölgesinin en istikrarlı ve güçlü Ülkesi olan Türkiye’yi, kan gölüne çevirdikleri Ortadoğu bataklığına sürüklemenin gayreti içerisine girmişlerdir.

Ne var ki, binlerce yıllık devlet tecrübesi, kültür ve medeniyet birikimi ile tarihin kaydettiği en dinamik milletlerden bir olan Türkler, “demokrasi ve özgürlük” maskesi arkasına sığınan bu kahpe oyunları bozabilecek yeteneğe sahiptir. İslam’da hürriyet “Allah’tan gayrisine boyun bükmemek” ve “Allah’ın emirlerine ters düşmemek kaydıyla milli örfe itaat etmek” şeklinde karşılık bulur. İşte, Sevgili Peygamberimizin “Cemaatten bir karış ayrılan, İslâm gerdanlığını boynundan çıkarmıştır” hadisine uygun olarak, Türk-İslâm Ülkücüsü ahlâkını kurarken aklını kullanacak, millî ruh ve şuurunu koruyarak, İslâm ahlâkının ve Türk töresinin aydınlığında yürüyecektir.

Hiç bir millet, dininin, dilinin, kültür ve medeniyetinin, devlet ve vatanının parçalanması gayretlerine müsamaha gösteremez. Bayrağının düşürülmesi karşısında sessiz kalamaz. Türk Milletinin dostluğunun da düşmanlığının da muhteşem olduğunu çok iyi bilen dış güçler, bu milletin tarihî yeniden şahlanışına engel olamayacaklardır.

Osmanlı Devleti’nin, üç kıta üzerindeki farklı dinlere mensup kavim ve sınıflar arasında hukuki ve içtimai adaleti sağlayarak bir düzen içinde yaşamalarını gaye edinen “Nizam-ı Âlem” davası başarıyla takip edilmiştir. Yakın gelecekte ise Müslüman-Türk Milletinin “Nizam-ı Âlem Ülküsünün” bir hayal olmadığına, bilakis damarlarında akan kan kadar gerçek olduğuna tüm Dünya şahit olacaktır.

Sevgili Peygamberimizin “Bir elime Güneş’i, bir elime Ay’ı verseniz yine dâvamdan dönmem” diyerek özetlediği ahlak anlayışını benimsemiş olan Türk-İslâm Ülkücülerinin bu mukaddes davadan vazgeçmeleri asla söz konusu olamaz.

Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti, büyük Türk Milletinin tek ve bağımsız kalesi olup, aynı zamanda bütün Dünya Türklüğünün de ümidi durumundadır. Ay-Yıldızlı Al bayrağın dalgalanabildiği tek ülke olan Türkiye’miz, çetin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik problemlerin ardından, Allah’ın izniyle, yeni bir diriliş ve şahlanışın eşiğinde bulunmaktadır. Türk Milleti, 21. Yüzyıla damgasını vuracak, hiç bir güç de buna engel olamayacaktır.

Bir yandan İslâm’ın kılıcı ve kalkanı olarak önemli hizmetler veren Türkler, bir yandan da, tarih boyunca kurdukları imparatorluklarda, egemenlikleri altına aldıkları halklara din ve vicdan özgürlüğü tanıyarak, bunların birlikte, barış içinde yaşamalarını temin etmiş ve evrensel barışa büyük katkılar sağlamışlardır. Binlerce yıllık tarihi boyunca Dünyada adaleti hâkim kılmak arzusuyla hareket eden Türkler, bir nevi bütün insanlığın sorumluluğunu üzerinde taşımıştır.

Hiç şüphesiz, Türk Milleti, tarihî sorumluluğunun farkında olarak “cihan hâkimiyeti mefkuresi” için mücadelesini sürdürecektir. Günümüzde, Dünyanın her yerinde, emperyalist devletlerin ve onların taşeronu olan terör örgütlerinin saldırılarıyla vahşice katledilen binlerce Müslüman’ın dökülen kanlarından beslenen kara ve kızıl emperyalizm canavarına karşı tek direnç noktası Türkiye’dir, Türk-İslâm Ülkücüsüdür. Sevgili Peygamberimizin “Haksızlıklar karşısında susan, dilsiz şeytandır” Hadis-i Şerifi çerçevesinde, Türk-İslâm Ülkücüsü susmayacak, zalimler karşısında Hakk’ı savunmaya devam edecektir.

Günümüzde, Dünya Devletlerinin yaklaşık üçte birini teşkil eden Müslümanlar, kara ve kızıl emperyalizmin kucağında istismar edilmekte ve sömürülmektedir.  Kapitalizmin, komünizmin ve Siyonizm’in pençesinde inleyen Dünya Müslüman-Türkleri için sadece Türkiye’de bir ümit ışığı belirebilir. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, Allah yolunda savaşan ve kınayanların kınamasına aldırmayan, İslâm iman ve ahlâkıyla yoğrulmuş yeni bir ülkücü nesil, tarihimizin bağrından fışkırarak ve her gün biraz daha güçlenerek gelmektedir. Bu nesil, Allah’ın Türk Milletine ve İslâm Âlemine ihsanıdır. Yine bu nesil,Yahya Kemal’in, Kurtuluş Mücadelesinde işaret ettiği kahramanların neslidir;

Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi,

Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi.

Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın

Galip et çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.

Bugün, Milletçe, Türk-İslâm Ülküsü etrafında kenetlenmekten başka çare yoktur. Türk-İslam Ülküsü açısından düşünürsek, mutlak irade Allah’ındır. O dilerse “milli iradeyi”, yine O dilerse “tarihin iradesini” harekete geçirerek milletlerin kaderine yön verir. Yeter ki ülkemiz için çalışalım, millî birlik ve beraberliğimizi koruyalım, inançlı-vatansever nesiller yetiştirelim, gençliğimize sahip çıkalım…

Tasada ve kıvançta birleşmiş, millî tarih ve kültür ile yoğrulmuş, milletçe bütünleşmiş, Sevgili Peygamberimizin buyurduğu gibi “bir yeri ağrıdığı zaman bütün vücudu ile ıstırap duyan” bir organizma olmayı başarmış yeni Türk Gençliğinin, nefsani ihtiraslardan kurtulup Türk-İslâm Ülküsünde fâni olmasının zamanı gelmiştir.

Allah Türk Vatanını ve Türk Milletini korusun. Millî birlik ve beraberliğimizi bozmasın…

 

Share This:

Yaş Günü

Kıymetli Çalışma arkadaşlarım bugün bana hoş bir sürpriz yaptılar. Beni ziyadesiyle mutlu eden bu anlamlı sürpriz karşısında ne söyleyeceğimi bilemedim. İyi ki sizlerle çalışıyorum. Hepinize teşekkür ediyorum. Sağolun, varolun…

Share This:

Nejat ÇOĞAL, MASAK’ın Düzenlediği Çalıştay’a Katıldı…

Share This:

ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ

Dağlıca’daki hain pusuda şehit edilen kahraman vatan evlatlarına Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyoruz…

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.

Share This:

NEJAT ÇOĞAL

Share This: