Son iki yüzyıldır Türkiye, Türkleri, Türk-İslâm Medeniyetinden koparmak isteyen ihanet çetelerinin tezgâhladığı birçok oyuna sahne olmuştur. Bu dönemde Ülkemiz, iç ve dış kaynaklı çok sayıda bölücü ve yıkıcı saldırılara maruz kalmış, Türkiye aleyhinde, birçok “zıt kuvvet” el ele vermiş, Siyonist, kapitalist ve komünist çevreler, Ülkemize karşı rahatlıkla işbirliğine gidebilmişlerdir. Düşmanlarımız, “dıştan saldırma” imkânı bulamayınca, bu sefer “içten saldırma” metotlarına başvurmuşlardır.
Türkiye’nin milli birlik ve beraberliğine, Türk Devletinin ve Türk Vatanının bölünmez bütünlüğüne yönelik bu hain saldırıların en son örneği ise Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ/PDY ihanet çetesinin 15 Temmuz 2016 tarihindeki başarısız darbe girişimidir. Türk Milletinin 40 yıl düşünse bile aklına gelmeyecek bir ihanet girişimi maalesef gerçek olmuştur. Çocuklarımıza, ömür boyu unutamayacakları bir korku yaşatan bu teröristler, Milletimizin kolektif hafızasına asla silinmeyecek kötü izler bırakmışlardır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde yuvalanmış birtakım asker kılıklı hainin bu kalkışması aynı zamanda, şanlı Türk Ordusunun tarihine de kara bir leke sürmüştür. Allah, Türk Milletine bu kâbusu yaşatan hainleri kahretsin.
Ne yazık ki bu karanlık gecede, Atlantik Ötesi’nden yönetilen, asker kılığına girmiş birtakım FETÖ’cü ihanet çetesi, Türk Milletinin kendi savaş uçağıyla, kendi helikopteriyle, kendi tankıyla, kendi silahıyla yine Türk Milletinin başına bombalar, mermiler yağdırmış, kendi halkını tankların altında ezmiştir. Tarihinde ilk defa Gazi TBMM, bu vatan hainleri tarafından, üstelik de Türk savaş uçaklarıyla bombalanmıştır. Türk Milletinin en önemli ve güzide kurumları olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Çankaya Köşkü, MİT Yerleşkesi, Özel Harekât Dairesi Başkanlığı, Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere birçok kamu kuruluşu da maalesef bu hain bomba ve kurşunlardan nasibini almıştır.
Peki, Türkiye’yi başkentinde, tam kalbinden vuran bu hain işgal girişimi başarılı olsaydı ne olacaktı? Büyük ihtimalle Türkiye İran ile savaşa sokulacak, Suriye bataklığına sürüklenecek ve böylece Ülkemiz bölgesinde bir kaosun içine çekilecekti. Yine, hain darbeciler başarılı olsalardı, Ülkemiz iç savaşa sokulacak ve bir Suriye’den farksız hale getirilecekti. Evet, Allah, ülkemizi 15 Temmuz gecesi uçurumun kenarından bir kez daha çekip almış
Türk Milleti, 2. Kurtuluş Savaşını da 15 Temmuz 2016 tarihinde kazanmış, milli irade, FETÖ/PDY’nin hain işgal girişimini başarıyla püskürtmüştür. Halkın iradesiyle göreve gelen Cumhurbaşkanımızın demokrasiye olan inancı ve dik duruşu sayesinde Türk Milleti harekete geçmiş, demokrasisine ve milli egemenliğine sahip çıkmıştır. Öyle ki, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir cesaret ve kararlılıkla Halk sokaklara, meydanlara çıkmış, tanklara, savaş uçaklarına, helikopterlere, makineli tüfeklere karşı göğsünü siper etmiştir. O karanlık gecede tam 240 vatan evladı demokrasi şehidi, 2000’den fazla milli kahraman da demokrasi gazisi olmuştur. Allah onlardan razı olsun.
Her fırsatta ifade ettiğimiz gibi, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet var olabilmesinin yegâne şartı milli birlik ve beraberliktir. İşte, 15 Temmuz’la birlikte milli birlik ve beraberliğimiz daha da güçlenmiş, Türk Milleti demokrasisi ve bağımsızlığı için sımsıkı kenetlenmiştir. 7 Ağustos’ta İstanbul/Yenikapı’da gerçekleştirilen Demokrasi ve Şehitler Mitingine, Toplumun her kesiminden 5 milyon vatandaşın katılmasıyla, milli birlik ve beraberliğimizin gücü tüm dünyaya gösterilmiştir.
Neticede, kazanan milli irade olmuştur. Türk-İslâm Medeniyetini bölüp, parçalamak isteyen Siyonist ve kapitalist şer odakları ise Türk Milletinin gösterdiği bu kahramanlık karşısında âdeta şaşkınlığa düşmüşlerdir. Milli birlik ve beraberliğin ne kadar önemli olduğunu yaşadığı acı tecrübe ile bir kez daha anlayan Türk Milletinin Tek Millet, Tek Devlet, Tek Vatan ve Tek Bayrak altında birleştiğini görmek, FETÖ/PDY Terör maşası ile onun arkasındaki sinsi düşmanları da kahretmiştir. Son iki yüzyıldır Türkiye üzerinde gizli planlar yapan ve Türk Milletine kefen biçen Batılı şer odakları, bunun hesabını mutlaka vereceklerdir.
Umuyoruz ki, bir darbe girişiminden öte, Türkiye’yi işgal girişimi olarak nitelendirebileceğimiz bu kalkışma hareketi, Siyonist ve kapitalist şer odaklarının ve onların hain taşeronlarının Türkiye’ye yönelik son saldırıları olsun. Ve yine istiyor ve bekliyoruz ki Türk Milleti böylesi bir ihanetle bir daha karşılaşmasın.
İç ve dış düşmanlarımızın bu hain saldırılarına bir başka örnek olarak, Suriye sınırımızın ötesinden vatan topaklarımıza bombalar yağdırılmasıdır. Yine, mesela, içerideki taşeron terör örgütlerinin Ülkemizi bölmek için şehirlerimize hendek kazıp, Devletimize meydan okuma cüretini göstermeleri, ayrıca, onlarca savunmasız sivil vatandaşlarımızın ve güvenlik güçlerimizin şehit olmasına yol açan bombalama eylemleri, içten yapılan saldırıların en son örnekleri olarak gösterilebilir. Fakat, tüm Dünya da şahit olmuştur ki Büyük Türk Devleti, bir yandan, sınırlarını ihlal eden Batı’nın taşeron terör örgütlerine misliyle karşılık vermesini, öte yandan da içerideki bölücü anarşistleri kendi kazdıkları hendeklere gömmesini bilmiştir. Velhasıl, tüm iç ve dış düşmanlarımızın şunu iyi bilmeleri gerekmektedir: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür, parçalanamaz. Ayrıca, milli sınırlarına ve Devletine uzanan elleri kesmekle kalmaz, o ellere hükmeden kafaları da yok etmesini bilir.
Türk-İslâm kültür ve medeniyetine karşı düşmanlığı bulunan, Milletimizi tarihi bağlarından koparmak isteyen ve Dünya Türklüğünü dağıtmak isteyen bu şer odakları, Ülkemizde hiç yoktan, bölgesel farklılıklara dayalı, siyasi mezhep ve etnik grup temelli, sınıflar ve nesiller arası çatışmalar icat etmekte ve bu vesileyle kitleleri kışkırtmaktadırlar. Kısaca “böl-parçala-yönet” düsturuyla hareket eden bu hain mihraklar, bölgesinin en istikrarlı ve güçlü Ülkesi olan Türkiye’yi, kan gölüne çevirdikleri Ortadoğu bataklığına sürüklemenin gayreti içerisine girmişlerdir.
Bu açıdan bakıldığında, bir FETÖ/PDY’nin, bir PKK veya DAEŞ’ten hiçbir farkı yoktur, hatta toplumun her kesimine ve Devletin her birimine sızmış bu sinsi ve hain Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ, diğer terör örgütlerinden 10 kat daha zararlıdır diyebiliriz. Her biri kara ve kızıl emperyalizmin birer maşası olan bu taşeron terör örgütlerinin kökünün kazılması, müteakiben de onların üst akıllarına gereken dersin verilmesi, Türk Milletinin boynunun borcudur.
Kaldı ki, binlerce yıllık devlet tecrübesi, kültür ve medeniyet birikimi ile tarihin kaydettiği en dinamik milletlerden bir olan Türkler, “demokrasi ve özgürlük” maskesi arkasına sığınan bu kahpe oyunları bozabilecek yeteneğe sahiptir. İslam’da hürriyet “Allah’tan gayrisine boyun bükmemek” ve “Allah’ın emirlerine ters düşmemek kaydıyla milli örfe itaat etmek” şeklinde karşılık bulur. İşte, Türk-İslâm Ülkücüsü ahlâkını kurarken aklını kullanacak, millî ruh ve şuurunu koruyarak, İslâm ahlâkının ve Türk töresinin aydınlığında yürüyecektir.
Hiç bir millet, dininin, dilinin, kültür ve medeniyetinin, devlet ve vatanının parçalanması gayretlerine müsamaha gösteremez. Bayrağının düşürülmesi karşısında sessiz kalamaz. Türk Milletinin dostluğunun da düşmanlığının da muhteşem olduğunu çok iyi bilen dış güçler, bu milletin tarihî yeniden şahlanışına engel olamayacaklardır.
Osmanlı Devleti’nin, üç kıta üzerindeki farklı dinlere mensup kavim ve sınıflar arasında hukuki ve içtimai adaleti sağlayarak bir düzen içinde yaşamalarını gaye edinen “Nizam-ı Âlem” davası başarıyla takip edilmiştir. Yakın gelecekte ise Müslüman-Türk Milletinin “Nizam-ı Âlem Ülküsünün” bir hayal olmadığına, bilakis damarlarında akan kan kadar gerçek olduğuna tüm Dünya şahit olacaktır.
Sevgili Peygamberimizin “Bir elime Güneş’i, bir elime Ay’ı verseniz yine dâvamdan dönmem” diyerek özetlediği ahlak anlayışını benimsemiş olan Türk-İslâm Ülkücülerinin bu mukaddes davadan vazgeçmeleri asla söz konusu olamaz.
Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti, büyük Türk Milletinin tek ve bağımsız kalesi olup, aynı zamanda bütün Dünya Türklüğünün ve bütün mazlum milletlerin de ümidi durumundadır. Ay-Yıldızlı Al bayrağın dalgalanabildiği tek ülke olan Türkiye’miz, çetin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik problemlerin ardından, Allah’ın izniyle, yeni bir diriliş ve şahlanışın eşiğinde bulunmaktadır. Türk Milleti, 21. Yüzyıla damgasını vuracak, hiç bir güç de buna engel olamayacaktır.
Bir yandan İslâm’ın kılıcı ve kalkanı olarak önemli hizmetler veren Türkler, bir yandan da, tarih boyunca kurdukları imparatorluklarda, egemenlikleri altına aldıkları halklara din ve vicdan özgürlüğü tanıyarak, bunların birlikte, barış içinde yaşamalarını temin etmiş ve evrensel barışa büyük katkılar sağlamışlardır. Binlerce yıllık tarihi boyunca Dünyada adaleti hâkim kılmak arzusuyla hareket eden Türkler, bir nevi bütün insanlığın sorumluluğunu üzerinde taşımıştır.
Hiç şüphesiz, Türk Milleti, tarihî sorumluluğunun farkında olarak “cihan hâkimiyeti mefkuresi” için mücadelesini sürdürecektir. Günümüzde, Dünyanın her yerinde, emperyalist devletlerin ve onların taşeronu olan terör örgütlerinin saldırılarıyla vahşice katledilen binlerce Müslüman’ın dökülen kanlarından beslenen kara ve kızıl emperyalizm canavarına karşı tek direnç noktası Türkiye’dir, Türk-İslâm Ülkücüsüdür. Sevgili Peygamberimizin “Haksızlıklar karşısında susan, dilsiz şeytandır” Hadis-i Şerifi çerçevesinde, Türk-İslâm Ülkücüsü susmayacak, zalimler karşısında Hakk’ı savunmaya devam edecektir.
Günümüzde, Dünya Devletlerinin yaklaşık üçte birini teşkil eden Müslümanlar, kara ve kızıl emperyalizmin kucağında istismar edilmekte ve sömürülmektedir. Kapitalizmin, komünizmin ve Siyonizm’in pençesinde inleyen Dünya Müslüman-Türkleri için sadece Türkiye’de bir ümit ışığı belirebilir. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, Allah yolunda savaşan ve kınayanların kınamasına aldırmayan, İslâm iman ve ahlâkıyla yoğrulmuş yeni bir ülkücü nesil, tarihimizin bağrından fışkırarak ve her gün biraz daha güçlenerek gelmektedir. Bu nesil, Allah’ın Türk Milletine ve İslâm Âlemine ihsanıdır. Yine bu nesil, Yahya Kemal’in, Kurtuluş Mücadelesinde işaret ettiği kahramanların neslidir;
Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi.
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın
Galip et çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.
Bugün, Milletçe, Türk-İslâm Ülküsü etrafında kenetlenmekten başka çare yoktur. Türk-İslam Ülküsü açısından düşünürsek, mutlak irade Allah’ındır. O dilerse “milli iradeyi”, yine O dilerse “tarihin iradesini” harekete geçirerek milletlerin kaderine yön verir. Yeter ki ülkemiz için çalışalım, millî birlik ve beraberliğimizi koruyalım, inançlı-vatansever nesiller yetiştirelim, gençliğimize sahip çıkalım…
Tasada ve kıvançta birleşmiş, millî tarih ve kültür ile yoğrulmuş, milletçe bütünleşmiş, Sevgili Peygamberimizin buyurduğu gibi “bir yeri ağrıdığı zaman bütün vücudu ile ıstırap duyan” bir organizma olmayı başarmış yeni Türk Gençliğinin, nefsani ihtiraslardan kurtulup Türk-İslâm Ülküsünde fâni olmasının zamanı gelmiştir.
Nihayet, bin yıllık kardeşliğimize göz diken küresel güç odaklarının 15 Temmuz 2016 tarihli Türkiye’yi işgal girişimi, Atalarımızın “su uyur, düşman uyumaz” uyarısının ne kadar doğru olduğunu, bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu bakımdan, Üstâd Necip Fazıl’ın ifade ettiği “kim var! diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert “ben varım!” diyebilecek cesarette, dimdik, dinamik bir Müslüman-Türk Gençliği, Türkiye’nin aydınlık geleceğinin yegane güvencesidir.
Türk Milletinin iki yüzyıldır süregelen ateşle imtihanı henüz bitmemiştir ancak, bu dönemde biriktirdiği tecrübeler onu geleceğe taşıyacaktır. Atalarımızın, “bir musibet, bin nasihatten iyidir” sözüne uygun olarak, Milletçe yaşadığımız acı tecrübelerden gereken dersleri çıkartıp, gerekli tedbirleri alıp, gelecek nesillere daha güvenli ve daha müreffeh bir Türkiye bırakmak için, Milletçe, var gücümüzle çalışmak mecburiyetindeyiz.
Allah’tan başka ilâh yoktur diyen Türk Milletini Allah ve Resulünün muhteşem çizgisinden saptırmaya kimsenin gücü yetmemiştir, yetmeyecektir. Allah Türk Vatanını ve Türk Milletini korusun. Millî birlik ve beraberliğimizi bozmasın…
Nejat Çoğal/Bu Ülke
http://buulke.net/2016/08/12/turk-milletinin-atesle-imtihani/